Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ailesinden terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşme talebi geldiğini, değerlendirileceğini bildirdi.
Tunç, İstanbul’da süren protestoları takip ederken tutuklanan gazetecilere ilişkin soru üzerine, “Onların durumlarını bir soralım, araştıralım. Gazetecilerin bir mağduriyeti söz konusu olmasın. Orada eğer ‘gazeteciyim’ diyerek şiddet eylemlerine karışmış ve orada provokasyona yönelik bir takım girişimleri olmuş ise o da doğru değil. Durumlarına bir baktıralım” ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“ONLARIN DURUMLARINI BİR SORALIM, ARAŞTIRALIM. GAZETECİLERİN BİR MAĞDURİYETİ SÖZ KONUSU OLMASIN”
Tunç, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı düzenlenen eylemleri takip eden gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin sorulan soruya şu yanıtı verdi:
“CHP Genel Başkanı’nın öncülük ettiği sokak çağrısından sonra birtakım eylemler gerçekleşti. Bu eylemler sonrasında taşkınlık yapanlar oldu. Taşkınlık yapanlara ilişkin, güvenlik güçlerimizin huzuru, sükuneti sağlayabilmek için bir takım tedbirler alması gerekiyordu. Özellikle Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten başlayan gözaltılar oldu. Bu gözaltılar içerisinde adliyeye sevk edilip, tutuklananlar da söz konusu oldu. Bunların içerisinde olaylara karışan, şiddete varan eylemlerde bulunanlarla ilgili her bir kişi bakımından dosyalarının durumunu bilmek lazım. Tabi ki gazetecilerin tutuklanmasını hiç kimse istemez. Gazetecilerimiz, toplumu bilgilendirmek için görev yapan kişilerdir. Ama orada gazeteci olarak bulunup, şiddet eylemine katılmışsa, o zaman da tabi ki yargı dosyasındaki durum nedir onu bizim bilmemiz mümkün değil. Bahsettiğiniz gazetecilerle ilgili olarak, girerken de arkadaşlar söylediler bana. Onların durumlarını bir soralım, araştıralım. Gazetecilerin bir mağduriyeti söz konusu olmasın. Orada eğer ‘gazeteciyim’ diyerek şiddet eylemlerine karışmış ve orada provokasyona yönelik bir takım girişimleri olmuş ise o da doğru değil. O da gazetecilik faaliyeti olmaz. Durumlarına bir baktıralım.
“GAZETECİ SIFATIYLA GİRİP ORADA BİR PROVOKASYONA ÖNCÜLÜK ETTİYSE BU AYRI BİR DURUM OLUR”
Bin 500 civarında kişi gözaltına alınmıştı. Bu bin 500 kişinin içerisinde 200 civarı tutuklanan oldu. Dolayısıyla polisin, güvenlik güçlerinin gözaltı yaptığı kişilerden adliyeye intikal edenlerden tutuklanan sayısına baktığınız zaman arada fark var. Çünkü dosyadaki delile göre kişinin gösterideki yasa dışı durumuna göre karar veriliyor. Burada gazetecilerin durumunu bir araştıralım, soralım. Gazetecilerimizin görev yaparken, tabi orada da bir haber söz konusu. Gazeteciler bunu yansıtır ama gazeteci sıfatıyla girip orada bir provokasyona öncülük ettiyse bu ayrı bir durum olur.”
“HÜKÜMLÜLERİN HAKLARI ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRİLECEK”
Tunç, gazetecilerin sorusu üzerine terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile ailesinin görüşmesi için talepte bunulduğunu söyleyerek, “İmralı ile ilgili bir aile görüşmesi talebi var. Bu talebi de biz değerlendiriyoruz. Daha önce biliyorsunuz Ömer Öcalan görüşme yapmıştı. Aileden daha önce kardeşinin de görüşmeleri olmuştu. Bu da kanun çerçevesi ve hükümlülerin hakları çerçevesi içerisinde değerlendirilecek. Aile görüşmesi talebini değerlendireceğiz” açıklamasını yaptı.
Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından yapılan boykot çağrısına ilişkin ise “Boykot çağrısı gerçekten yanlış bir politika. Burada bu ülkenin şirketleriyle ilgili isimlerin orada tek tek sayılması, onların boykota davet edilmesi doğru değil, yanlış şeyler. Bunlardan vazgeçmek lazım” ifadelerini kullandı.
“UCU NEREYE DOKUNURSA DOKUNSUN, SONUNA KADAR GİDİLECEK”
Tunç, Kartalkaya’daki otel yangınına ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna dair ise şunları kaydetti:
“Kartalkaya’yla ilgili İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden oluşan uzman bilirkişi heyetinin raporu savcılığa sunuldu. Tabii sunulduktan sonra Özel hiçbir beyanda bulunmadı. Öncesinde imzasız bir metin üzerinden birtakım dezenformasyonlar yaptı. Biz orada 36’sı çocuk, 78 canımızı kaybettik. Bu acılar üzerinden polemik yapılmaz. Hep bunu söyledik ama o günlerce grup kürsülerinden birilerini kurtarmak pahasına orada belediye ve itfaiyeyle ilgili sorumluluğun olmaması yönünde bir görüşü vardı. Burada özellikle dezenformasyona girişti. Acılar üzerinden istismar yaptı. Biz de şunu dedik; Ucu nereye dokunursa dokunsun, sonuna kadar gidilecek. Bu 78 canın hesabının sorumlular tarafından verilmesi lazım. Burada birtakım kurumların yetkilileriyle ilgili sorumluluklar, otel sahibi ve ruhsat denetimi, işletmenin denetimi, iş güvenliği denetimi ilgili ayrıntılı 200 sayfayı aşan bir rapor geldi. Rapor geldikten sonra bakıyoruz CHP Genel Başkanı Özgür Özel, suspus. Çünkü orada biz ilke olarak şunu dedik; Ucu nereye dokunursa dokunsun, sonuna 78 canın hesabı yargı önünde mutlaka sorulacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama onların bizden farkı şuydu; Ucu bir yerlere dokunmasın. Onun için canhıraş mücadele ettiler. Ama neticede iş olacağına varır. Gördünüz. Raporla ilgili bir tek cümle söyledi mi? Burada 36’sı çocuk 78 can gitmiş. Bizimde çocuklarımız var. Bu acının üzerinden siyaset yapılır mı, polemik yapılır mı? Ama yaptı. Ortaya çıkan rapordan sonra ne yapması lazım? ‘Ben günlerce bunun üzerinden polemik yaptım, bu acılar üzerinden istismar ettim, dolayısıyla yanlış yaptım. Hem ailelerden özür diliyorum, hem de söylediğim bu sözleri geri alıyorum’ diyebilir mi? diyemez.”